05.06.2011 de başladı Aykut’la yolculuğum.. Kendime doğum günü hediyesi vermek ve sadece 1 seans almak için.. Aslında kişisel gelişime olan ilgim çok daha öncesine dayanıyordu. 90’lı yıllardan beri daha Türkiye’de kişisel gelişim kavramsal olarak bile tanınmazken bir sürü kişisel gelişim kitabı okumuştum ve kendime göre kitabi olarak bilinebilecek herşeyi biliyordum.. Bilgiler birikip uygulanmadıkça, uygulanmayan bilgilerin ağırlığı altında her gün daha çok eziliyor ve hayatımı değiştireceğime olan inancım her geçen gün hızla azalıyordu.
Obez denecek kadar şişmandım, “çirkindim”, karşı cins tarafından beğenilmek ve ilişki benim için imkansızdı, görünmez gibiydim.. İki üniversite bitirmiştim ama bu o kadar da önemli bir şey değildi, kitaplardan başka arkadaşım yoktu, içime kapanık, asosyal ve yapayalnızdım, yaşamak istemiyordum.. O günlerden en net hatırladığım “sanki cam bir fanusta gibiyim, etrafta herkesin yaşadığı hayatı görebiliyorum, hava yok alan yok kıpırdayamıyorum” yakarışlarımdı.. Bir mucize bekliyordum ama gelmiyordu..
Beklediğim mucizenin kendimi sevmek olduğunu anlamam uzun yıllarımı aldı. Aykut’tan seans almaya karar vermek hayatımın en önemli kararlarından biriydi ve sonrası domino taşı etkisiyle gelişti. Seanslar süresince ve sonrasında bir sürü defter tuttum, yazdım çizdim, kendimle yüzleştim.. Bugün o defterleri, dışarıdan, bambaşka birinin kendisine nasıl bu kadar acımasız davranabildiğini düşünerek okuyorum ve katettiğim yolun muhteşemliğine ve büyüklüğüne hayranlıkla bakıyorum.. Siyahla beyaz kadar değişmemi kutluyorum. O fanusu, içinde otururken kırdığım ve kendi hayatıma dışarıdan bakabildiğim ve şu an o yıllarda hayalini kurduğum hayatın içinde yaşadığım için hergün şükrediyorum. Değil kendini sevmek, hayatımda şükredecek bir tane şey bulamadığım günlerden, kendimi seviyorum çünkü diye başlayıp nefes almadan dakikalarca konuşabilen bir Duygu’ya dönüşmek… “Çok çok çok çok teşekkürler Aykut ve Esra ve çok çok çok teşekkürler kendim..
Uzun yıllar sürmüş gibi görünsede, iyiki iyiki iyiki bu süreci yaşadım ve bugünkü Duygu olabildim diyorum.. Daha gidilecek çok yol var evet, ben gitmeyi istersem, değiştirebileceğim bir sürü şey olabilir değiştirmeyi seçersem.. Hayatımın direksiyonu benim elimde ve kendi hayatımın yolculuğu muhteşem bir deneyim..
Kıyaslamayı bırakıp var olanı kutladıkça daha fazlası geliyor.. Kendini sevdikçe seviliyorsun, kendine değer verdikçe değer görüyorsun.. Sorun olarak gördüklerine, deneyim olarak bakabildiğinde keyif alanına daha çabuk geçebiliyorsun.. ve bu cümleler sonsuz sayıda türetilebilir olsa da, içselleştirmeden kendi gerçeğin olarak yaşayamıyorsun..
Bugün bulunduğum noktada içselleştirdiğim kadarıyla kendini çok seven, kendine çok değer veren, aynada gördüğü kişiye bayılan, hayalindeki ilişkiyi yaratıp şu an tadını doyasıya çıkartan, kendine daha fazla güvenen, potansiyelinin farkında olan, bolluk bereket içinde yaşayan, parayla güzel bir ilişki kurmuş, dilediğince gezip tozan, geniş bir çevresi olan, sosyalleşemeye doyamayan, hayalindeki mesleğe sahipken daha da keyif aldığı yepyeni bir meslek daha edinen, çok daha huzurlu ve mutlu, çok daha keyifli bir Duygu’yum.. Dahasını yaşamak, deneyimlerimi seninle paylaşmak ve birlikte yol almak için de istek ve heyecan doluyum.. Kapat gözlerini ve düşün, mevcut hayatına bambaşka bir gözle bakmaya ve istediğin gibi şekillendirmeye var mısın??
Aykut & Esra ile 21 Günlük Şükür Maratonu
21 gün şükür maratonu. Şükür egzersizi bazen çok hatalı yapılabiliyor. Yaşam Koçluğu Sertifika programımıza gelen katılımcıların bile, çok iyi bir şekilde bu egzersizi yapmadan önce