Eskiden ismimi soranlara çekinerek “Meriç” diyordum. Bugünse severek, “Merhabalar, ben Meriiiiiiç!” diyorum. 1986 yılında ilk doğumumda ismimi “Pınar” koymuşlardı. Amcam arayıp “Pınar” da neymiş diye sormuş. “Kızımızın ismi Meriç olsun, özgürlüğü ve son umudu temsil eden Yunanistan ve Türkiye arasındaki nehir” demiş. “Meriç senin sularından hayata bir yol uzanır.” diye bir türkü vardır, sertifikaya kadar hiç bulamadığım türkü… İsmimin anlamını tanıdığım halde, sadece Meriç Nehri’nde hayatını kaybeden kişilere odaklanıyordum. Tam da kendimi her şeyden sorumlu hissettiğim gibi.
Aykut ve Esra Hocam’ın bana pusula olduğu bu seyahatte, bu dünyanın felaketlerinden benim sorumlu olmadığımı anlamaya başladım. Kendimi keşfettim, sevdim ve en önemlisi kendime ve yaşadığım duygulara saygı duymaya başladım. Kendi gücüme uyanarak, yolculuğu bilinçli seçersek ne kadar heyecanlı olabileceğini deneyimledim. Korkularımı yargılamak yerine hikayesini okumaya, yeni sayfalar yazmaya, hayatla savaşmak yerine dans etmeye ve duygularıma karşı çıkarak acı çekmek yerine onlara sarılarak izin vermeyi öğrendim. Kendime ve etrafıma ışık olmaya başladım ve bir bakmışım Meriç Nehri ile ilgili güzel Türküler ve özgürlüğüne kavuşan insanların hikayesi karşıma çıktı. Belki bütün dünyayı değiştiremem ama kendi dünyamı kesinlikle dönüştürebilirim.
Evliliği bir tehlike gibi gören BEN dönüşerek bu dönemde dünyanın en muhteşem insanıyla evlendim. Yuvamı kurdum ve bir kız çocuğun annesi oldum. Bu yüzden yeni doğumum sertifikanın ortasında, 23.07.2022’de gerçekleşti. Doğru yanlış olmayan yeni hayatımda, en kötü günlerimin hediyelerini görmeye başlayarak kendimden sonra hayata aşık olmaya başladım.
Aykut ve Esra Hoca’larım sayesinde akışa güvenerek, bana verdikleri paha biçilmez zenginliğe minnettarım ve bu zenginliği, ışığımı baştan bu yana destekleyen , sertifika döneminde bizi bedensel terk eden en iyi arkadaşım Gamze Öner’in ruhuna adamak istiyorum.
Yürekten sevgilerim ile
Meriç Tabak-Gülşahin